Kuzey Ege'de deniz kıyısındaki yollarda ilerliyorsunuz. Zaman zaman yol denize sıfıra düşer. Temmuz, Ağustos aylarında, yolun o denize sıfır kısmında arka arkaya dizilmiş onlarca giderek yüzlerce otomobil görürsünüz.
Yazın sıcağında bu insanlar arabalarını niye güneşin gözüne park ederler. Tabii ki bunu herkes biliyor. Hemen şurada denize bir atlayıvermek için.. Sadece atlamak da değil ama...
Yolun denize sıfır olduğu bir yerden her gün yüzmeye inerim. Bir de bakarsınız üç dört orta boy halı büyüklüğünde hasırlar yere serilmiş, kenarına odun ateşinde kaynayan çaydanlık konmuştur. Bazen de halının kendisidir yere serilmiş olan. Bu hasırların üzerinde on, onbeş kişilik bir teyzeler, amcalar, halalar, komşular grubu yayılmıştır.
Her yaştan çocuklar denizin kıyısında bağıra çağıra oynarlar, bazen annelerinin yanına koşup dolma tenceresinden bir sarma yutarlar. Bu kısmını uydurdum. Böyle bir sahne görmüş değilim. Görmediğim kısımda böyle olmuştur diye yazdım.
Gördüğüm kısımdaysa gerçekten sarma tencereleri var. Bu zevat çevresinde fazla vakit geçirmediğim için ayrıntılara hakim değilim. Genel olarak plaj çıkışındaki çöpün iyi kullanılmadığını ve çöplerin sağa sola dağıldığını söyleyebilirim. Fakat bu durumu dört hasırlı salon salomanje ev konforu kuran ahaliye de bağlayamam. Bir de portatif masalı 'rejisör' koltuğu ahalisi var. Onlar da çayı termoslarda getiriyor, piknik masalarının belli bir zenginliği var, sarma dolu tencereler bunlarda pek görünmese de.
Muhafazakar kadınların çoğu -ki onlar ilk grupta belirgin şekilde fazlalar- haşema olayını aşmışlar. Ama giydikleri kapalı mayolara ne deniyor bilmiyorum. Geçen bunlardan biri simitçi çocukla pazarlık etti, '20 liradan verirsen 15 tane alıcaz' diye. Aldılar da.
Fakat insanların hitabında kendini gizleme ihtiyacı duymayan bir kabalık hakim. Bunun her iki grupta da baskın davranış olduğunu gözlemliyorum. Bazen muhafazakar kesim iletişim kurarken daha naif olabiliyor, iyi birşey olarak. Kamp masalılar sanki daha kibirli ve her yeri kendilerinin sanıyor.
Alt tarafı kirli bulup daha da kirli bıraktığınız bir halk plajındasınız azizim.
Öte yandan bu 2024 yılının yazında plajlar ve yollar çok daha sakin. Ekonomik krize bağlı olmakla beraber beni üzen bir konu değil bu sakinlik. Bilâkis..
Bu yıl yollarda çok daha az ezilmiş hayvan gördüm geçen yazlara göre. Ne kadar az insan o kadar az zarar. Buna mukabil Temmuz ortasında hala sokakta yaşayan kedi ve köpekler bir deri bir kemik. Hayvanlar aç, insanlar aç gözlü ve bencil. Belki giderek onlar da aç. Belirgin olarak tespit ettiğim bir başka durum da başı boş köpek sayısı çok çok azalmış sokaklarda.
Belli ki sokakta yaşayan köpekleri toplamışlar yazlıkçılar gelmeden. Buna oldukça eminim. Kasabanın merkezindeki sokaklarda onlarcası bir arada yollarda yatan köpek nüfusu yok şimdi. Hatta bir tane bile görmedim hep geçtiğim sokaklarda oturan.
Daha kırsalda akşamları havlama sesleri gelmekte.
Yaz havasında genel bir bunaltı, ki bu aşırı sıcaktan, ve genel bir tatsızlık hakim. Hatta belli bir refah içindeki Mersedesli, dört çekerli tayfanın da pek keyfi yok gibi.
Uzun, insanda hal bırakmayan yaz günlerini bir pervaneyle geçiren biri olarak, klimalı ve keyifsiz orta sınıftan daha iyi durumda gibiyim. Nerden kaynaklandığını tam olarak bilmediğim bu orta sınıf nefretini, yirmi yıldır dejenere yönetilmiş olduklarından kendilerinde hak gördükleri nobranlıklarıyla, ben de iyice meşrulaştırmış bulunuyorum kendimce.
Şöyle de bir rahatladım, çünkü beni onları sevmeye zorlayan yapmacık da olsa sempatik bir tarafları da kalmadı. İşte böyle konu ne olursa olsun onu orta sınıf sahtekarlığına getirebilme yeteneğine sahibim.
Sıcağın insanın ayarlarını bozduğu bu Temmuz gününde, muhafazakar ya da gizli muhafazakar, aslında alayı muhafazakar yaz insanlarından bir gündü bugün de...