Elif Çiğdem ŞAHİN
-
guneslibiryer@hotmail.com
27.02.2023
-
481 defa okundu..
Ben Bu İşten Ne Anladım, İnanın Bilmiyorum ..
Çanakkale Belediyesi, oturduğu binanın yapısal güvenliği açısından, vatandaş Çiğdem'in yanında mı, değil mi Bu yazıda temel olarak sorgulayacağım konuya buyurun.
Bir de Çanakkale'de olabilecek büyük bir deprem üstüne bir dizi güncel bilgi bu yazının konusu...
VELHASIL DEPREM VE ÇANAKKALE
Neymiş, Belediye Meclisi, olası bir depreme karşı önlemler almak üzere olağanüstü toplanmış.Toplanmış da ne olmuş bileniniz, merak edeniniz var mı
Toplandıkları her yerde yazıyor, ama neyi karara bağladıklarını bir yerde göremiyoruz sanıyordum ki Aynalı Pazar gazetesinin internet sitesinde, iç sayfalarda bu kararları gördüm.
Meclis, 21 Şubat akşamı dört buçuk saat süren bir toplantı yaptı. Toplantı belediyenin Youtube kanalından canlı yayınlandı.
Yani aslında bu toplantıyı rahat koltuklarınızda, hatta rahat yataklarınızda oturup izleyebilirdiniz.
Ama bunu yapmadınız.Toplantıyı, beşyüzkırk bin nüfuslu şehirde rahat koltuğundan elli, altmış kişi canlı olarak izledi.
GELECEĞİNİZİ KAÇIRDINIZ
Ve bu yaşadığımız şehrin geleceği için tarihi bir toplantıydı. Alelade bir gündemi yoktu. Önümüzdeki belki 5-10 yılda başınıza gelecekleri şu kadar mı merak etmediniz Ben mi sizi düşüneceğim sizin kendinizi düşünmediğiniz yerde
Belediye Meclisi toplantısı baştan sona canlı yayınlanıyor, içinde depreme karşı alınacak önlemler manzumesini okunuyor,- gerçi on madde-, bu kararlar oylanıp kabul ediliyor. Bu yazıyı bugün yazarken bakıyorum, geriye dönük olarak 2967 kişi izlemiş beş gün içinde.
Gelelim bana, vatandaş Çiğdem olarak başıma gelenlere. Ben rahat koltuğumda oturmuş toplantıyı izledim, dört buçuk saat her dakikasını. Meclis üyelerinin simitlerini yiyip yemediklerini bile öğrendim. Ve fakat oturduğum binanın denetlenip denetlenmeyeceğini öğrenemedim.
İmar müdürü Kemal bey tarafından okunan raporda, neredeyse sadece bizim bina mı yok ne
E HADİ O ZAMAN YIRTTINIZ ÇANAKKALE HALKI
'2001 ve 2022 yılları arasında arasında 5200 yapı ruhsatı düzenlenmiş, buna göre toplamda 10500 yapı mevcutmuş, yapıların yüzde 50'si yapı denetim hizmeti almış, nüfusun yüzde 70''inin bu binalarda yaşadığını söylemek mümkünmüş.'
AMA BELKİ DE HEPİMİZ YIRTMADIK
Bu ilk tarihten önce yapılan binalar ne olacak peki Bunların denetlenmesiyle ilgili öncelikler var. Olası bir afette açık olması gereken yollar, caddeler üzerindeki eski binalar. Diğeri sağlık ocağı, yurt vesaire kamusal önemi olan binalar. Bunlar için de 5 kat ve üzeri olanlar için risk raporu istenecekmiş. Ha keza baz istasyonlarının bulunduğu binalar için de, iletişim kesilmesin diye.
Belediye, bütün bu binaları 45 gün içinde tespit edeceğini söylüyor. Sonra risk raporu çıkması süreci başlayacak. İşte bu da sanırım 3-4 aylık bir süreç.
Burada dikkat çeken nokta, bu maddenin 2001 yılından önce yapılan bütün binaları kapsamıyor oluşu.
Mesela benim oturduğum bina 94 yılında yapılmış. Ama raporun 6. maddesindeki hiçbir tanıma uymuyor. Demek ki denetlenmeyecek!
PAMUK ELLER ZATEN BOŞALMIŞ OLAN CEPLERE
Oylanan ve oy birliğiyle kabul edilen rapordaki can alıcı noktaya geldim. Bu herkesin canını sıkacak. Bütün bu bina denetimlerinin masraflarını bina sahipleri ödeyecek.
Bu kanunda yazıyormuş. Bu bir seferberlik ilanıysa ilk tökezleyeceği nokta belki burası. Bu konunun çok iyi planlanması ve sürecin şeffaf olması önemli. İnsanlara çok iyi anlatılması lazım.
Bunun da yolu bu denetimlerin maliyetlerinin iyi hesaplanması, vatandaşa yansıyacak bölümünün ödenebilir ve kabul edilebilir sınırlar içinde tutulmasında, belki de kamunun doğrudan ya da dolaylı sübvanse etmesinde.
KAMUYA AİT BİR DENETİM LABORATUVARI
Burada sanırım oylamada kabul edilen rapordaki ikinci madde anahtar konumda: Yani denetimlerin yapılacağı analiz laboratuvarının bizzat belediye tarafından kurulmasıyla gerçekleşebilir maliyetin sorun olmaması .
Aslında bu ikinci madde beni bütün toplantı içinde en çok memnun edeni oldu. Bina sağlamlığı denetim mekanizmasının kamuya geçmesi demek bu. Ve hayata geçmesiyle, düzgün bir mekanizmayla çalışması halinde kent için en büyük hizmetlerden biri olur.
Toplantıyla ilgili beni en memnun etmeyen ise oylanan ve kabul edilen raporun yazılı haline kavuşamadığımda oldu ilk etapta.
Onu da önemli bulduğumdan buraya not edeceğim. Belediyenin iletişim hatlarında çalışanlar bu belgelere vatandaşın nasıl ulaşacağını bilmiyor. Ne telefonda görüştüğümde, ne de whatsapp hattından buna ilişkin bir cevap alabildim.
Oysa, internet sitelerinde bulunuyor. Bu kadar hassas bir noktada, telefonlara çıkan görevlilerin vatandaşa bir nefeste yanıt verebilmesi gerekir, değil mi
Bilgiye, bu kadar ortadayken bile ulaşamadım, aceleyle oraya buraya bakarken.
Her neyse, madem şimdi ulaştım ve bir kısmını sizinle paylaştım, size de önerim bu 5 sayfalık raporu okumanız, ne demek olduğunu analiz etmeniz ve kendi oturduğunuz evleri kapsıyor mu bakmanız. Bu işin peşine düşmeniz.
Örneğin 2018 yılında 38 binden fazla vatandaş Çanakkale'de imar affından yararlanmış. Şimdi ise dönülmüş bunlardan da risk raporu isteniyor. İyi de bu imar affına giren yapılardan neden 2018 yılında istenmemişti bu rapor
Demek ki buralarda da yanlış bir şeyler olmuş, sızıntılar olmuş, eksiklikler olmuş. Ben böyle anlıyorum.
Kim bu 38 bin kişi, tarlasında prefabrik ev yapan mı, yoksa bizim yan Kaya Sokak'ta 5 kat olması gerekirken 6 kat çıkan binalar mı Dağlar kadar fark var bu iki durum arasında.
Örneğin bu yeni denetimde bunların da şeffaf bir şekilde ortaya konmasını istemek hakkımız ve görevimiz.
Ben sadece bildiklerimi, gördüklerimi yazıyorum. Örneğin 5 kat olması gerekirken 6 kat olan bu binalar yıkılacak mı, 6. katları mı yıkılacak Ne olması gerekiyor Ben bunları bilmiyorum.
Herkesin hemfikir olacağı gibi 'zamanın ruhu' artık bunları bilmeyi gerektiriyor.
Birkaç yazı önce, 7 büyüklüğünde bir depreme yakalanmadan yazımı yetiştirme telaşında olduğumu yazmıştım. O zaman son büyük deprem daha olmamıştı. Meğer bayağı lay lay lom durumundaymışız.
Bu yazıyı da büyük depreme yakalanmadan yetiştirdim.
Merak ediyorum bundan sonraki hayatım, fırtınalı Çanakkale akşamlarında, deprem olmadan yazı yetiştirmeye çalışmakla mı geçecek