+90 539 342 6363
 
   

  Elif Çiğdem ŞAHİN



Elif Çiğdem ŞAHİN   -   guneslibiryer@hotmail.com
02.03.2025   -   344 defa okundu..
Güneş Altında Söylenmemiş Söz Yoktur..
Paylaş
İtalyan televizyonunda 30 yılı aşkın bir süredir, evet yanlış duymadınız 30 yıldan fazladır aralıklarla takip ettiğim bir dizi var. Adı Güneşte Bir Yer, Napoli'de geçtiği için olsa gerek. Diziye bebek olarak girenler artık 20'li 30'li yaşlarını sürüyor. Benim için artık çoğu aileden gibi.



   O zaman portakalda vitamin olup bebek olarak karşımıza çıkan karakterler şimdi doktor, avukat filan oldu. Rosella da vitaminken doktor olan genç bir kadın. Birkaç haftadır bu genç doktor kadın bazı talihsiz olaylar yaşıyor. Bu genç ve parlak doktor kadın, kariyerinde ilerlemek için akademik çalışmalar yapıyor. Bu sırada çalıştığı hastanenin başhekimi olan Fusco bu akademik süreci yönetmektedir.. Başhekim Rosella'yı mesai saatleri dışında hastanedeki odasına çalışma üzerine konuşmak için çağırıyor. Ve bu konuşma esnasında olayların seyri değişiyor ve adam oturan kadının arkasına dolanıp omuzlarına masaj yapıyor. Rosella bir şok anı yaşıyor ve taciz edildiğinin farkındadır.



   Sahneden kendini kurtarmakla birlikte bu işten kendini sıyıramayacaktır. Doktor Fusco, bütün taciz olanaklarını kullanmaya devam edecek ve açık bir şekilde reddedilğini gördüğünde genç kadın üzerinde mobbing uygulamaya başlayacaktır.



   Ancak Doktor Fusco'nun yegane olanağı Rosella değildir. Hastanede başka genç kadın doktorlar vardır, aynı fütursuzlukla başka genç kadın doktorları da taciz etmeye devam etmekte, bu arada Rosella'yı akademik ve doktorluk becerilerini aşağılayarak sisteme sokmaya çalışmaktadır.



    Araştırmacı gazeteci bir babası ve kızıyla iyi bir iletişim içinde olan annesi sayesinde Rosella, yaşadıklarını ebeveynleriyle paylaşır, fakat bu da taciz ve mobbing baskılarını azaltmaya yetmez. Çünkü Rosella'nın bu tacizi resmi olarak bildirmesi ve şikayette bulunması gerekmektedir. Bunu yapma cesaretini uzun süre bulamaz ve kendi içinde erimeye başlar.



    Ne zamanki o hastanede çalışmış başka başarılı bir kadın doktor bulunup, aynı tacize maruz kaldığı ve şikayette bulunmadan oradan kaçtığı anlaşılır o zaman olayların seyri değişir.



  Şimdi olgun bir kadın olan başarılı kadın doktor, yine de büyük tereddütlerle bu tacizciyi ifşa etmeyi kabul edip polise gittiğinde taciz edilen bütün genç kadın doktorlar da aynı yolu izleme cesaretini bulur.



   Ne kadar sıkıcı bir hikaye değil mi Ne varki bunda hepimiz hergün kimi hadsiz, kimi sinsi onlarca erkek tarafından taciz edilmiyor muyuz Taciz edenler, dostlarımız, abilerimiz, akrabalarımız, patronlarımız, şeflerimiz değil mi Ve bunu paylaşma hatasında bulunduğumuz, kendimize yakın ya da arkadaş gördüğümüz erkeklerin bundan kendilerine bir pay çıkarma çabasını yaşamadık mı



   Kadınların erkekler tarafından taciz edilmesi gündelik ve olağan bir olaydır. Hergün yaşıyoruz biz bunu. Büyütmeye gerek yok. Herkes yerini bilsin. Erkekler taciz eder, kadınlar kabullenip oturur.



   Bu İtalya'da da böyledir, Türkiye'de de böyle.



    Örneğin ben bu yaşıma kadar sayısız kereler ve sayısız farklı şekillerde tacize uğradım. Bunların çok ciddi olanları ve gündelik olanları vardır.



   Bugün rahatım bunları anlatırken, neden mi belki 56 yaşına gelmiş olmamın bunda bir etkisi vardır. Ama hayatım hiç rahat geçmedi.



    Ama bitti mi bitmedi. Şimdi kendimi daha iyi ifade etme olanakları bulduğum şu kadınlıktan emekli olma günlerimde bile tacize uğruyorum.



   Farkı şu: şimdi artık tacizin bir yanlış anlama olmadığını biliyorum. Gece yarısı saat birde telefonum ısrarla çaldığında bunun taciz olduğunu çok iyi biliyorum.



   Bana bu yazıyı yazdıran itki de tam olarak bu.

Gece yarısı telefonum ısrarla çalıyor. Yetmiyor,  Başka bir erkek kendimi güvende hissettiğim bir cemaatte hayatımı stalk'luyor. Yani sinsi sinsi beni takip ediyor. Ve ben bunu ilgili kişilere açıkladığımda aldığım cevap şu oluyor. 'Sen de neden gidip adamın karşısına oturdun '



   Peki, bir kez daha kendimi ifade edeceğim. İstediğim zaman, istediğim kadar, istediğim kişinin karşısına otururum. İstediğim gibi, istediğim kadar konuşurum. İstediğim gibi giyinir, istediğim kadar samimi olurum.



    Hiçbir erkek ya da kadın, sonrasında beni bu yüzden yargılayıp taciz edemez.



   Şimdi çoğunuzun, bu küçük olayları niye büyütüp bir yazı konusu hâline getirdiğimi şaşkınlıkla birbirinizin yüzüne bakarak dillendirdiğinizi duyar gibiyim. Bunları yazıyorum çünkü bunda bir kamu yararı görüyorum. Bunları yazdım çünkü kendini ifade olanakları ve cesareti olan bir kadının başına bunlar geliyorsa diğer genç, orta yaşlı ve yaşlı kadınların başına neler gelmiyor.



Kimbilir neler geliyor.



  Çünkü erkek tacizi gündelik bir olaydır ve hiçbir ilginç yanı yoktur.



  Şu küçük, kendini özgürlükçü, demokrasi sevdalısı zanneden taşra şehrinde, orta yaşlı kadın ve erkeklerin ne kadar cumhuriyet değerlerine bağlı olduklarını dinlemek ve aslında bu değerlerle bağdaşmayan herşeye maruz kalmak dışında yapacağım şeyler var.



  Bu iş manolya ağacının altında toplanıp, otel yangınında insanların ölmesini protesto etmeye benzemez. Bu iş, manolya ağacının altında emekli maaşlarını protesto etmeye benzemez.



Bu iş manolya ağacının altında Kazdağlarının üstü altından değerlidir diye slogan atmaya benzemez.



  Slogan severler için yine de şu cümleyle bitireceğim.



Ya hep beraber ya hiç birimiz.



Bu son sloganla beraber güneşin altında söylenmemiş bir cümle kalmadığını da kanıtlamış olayım, rahat olun.


İletişim Bilgileri


İsmet Paşa Mahallesi İnönü Caddesi
157/1 - 17010 - Merkez / Çanakkale

Bir Sorunuz mu Var
info@canakkaleburda.com

Remzi CAN


+90 286 210 0101
+90 539 342 6363

Haber Kategorileri


  Magazin
  Guncel
  Siyaset
  Ekonomi
  Spor
  Cevre
  Saglik
  Emlak
CopyRight by 2021 Çanakkale Burda, tüm hakları saklıdır.
Çanakkale Web Tasarım