Abydos bugün Naraburnu olarak adlandırdığımız bölgede, günümüzden 2700 yıl önce Milletliler tarafından kurulmuş olan, Troia limanının alüvyonlar ile dolmasının ardından, Çanakkale Boğazının kontrolünü elinde tutan muhteşem bir antik liman ve Boğaz gümrük şehridir. İstanbul Boğazı ile, antik çağda Asya ile Avrupa’nın iki önemli geçiş noktasından biri, hatta en önemlisi.
Avrupa yakasındaki Sestos Şehri ile karşı karşıya olan Abydos hakkında antik kaynaklardan birçok bilgiye sahibiz.
Dünyaca bilinen Leandros ve Hera’nın ölümsüz Aşkı, dünya edebiyatına Christopher Marlowe ‘’ Hero ve Leander ‘’ ve Lord Byron'un ‘’ Abydos’un Gelini ‘’ eserleri ile dünya Abydos’u çok yakından tanımaktadır. Hatta, aynı zamanda İngiliz ajanı olan Lord Byron tek ayağı ile bu Mitolojik hikâyeyi gündeme taşımak için Abydos ile Sestos Antik şehirleri arasını yüzerek geçmiştir. Bu Mitolojik hikâye Roma dönemi Abydos Sikkeleri üzerinde de betimlenmiştir.
Aslında dünyada iki tane Abydos şehri vardır. Bir diğeri de uygarlığın dirildiği Antik şehir olarak kabul edilen Mısır’daki Abydos’tur. MÖ. 3 Binli yıllara tarihlenen, ilk Mısır Firavunlarının gömüldüğü ve Mısır yer altı dünyasının tanrısı Osiris’in kutsal kenti Abydos Arkeologlar tarafından her yönü ile araştırılmış ve yılda 1 Milyon turist ağırlamaktadır.
Abydos’un Mısır ile bağlantısını bazı tarihçiler, MÖ 480 yılında Atina seferine çıkan Pers Hükümdarı Kserkes ordusunu günümüzdeki Özgürlük Parkı ve Nara burnuna getirdiği ordusunu karşıya geçirmek üzere, Mısır Abydos Şehrinden getirttiği bilim insanlarına gemileri yan yana bağlamak sureti ile dünyanın ilk Boğaz köprüsünü kurdurarak askerlerini hızlı bir şekilde karşı kıyıya geçirilen Antik Şehir olarak aktarırlar. Yine antik tarihçiler Büyük İskender’inde aynı yolu izleyerek, bu sefer tersine Pers ordusuna karşı çıktığı seferde, ordusunu Sestos’dan Abydos’a geçirdiğini ifade ederler.
Bizans döneminde önemli bir piskoposluk merkezi olan Abydos, başkent Konstantinopolis’in anahtarı konumundan dolayı, güçlü sur duvarları ile güçlendirildiğini, hatta boğaz geçişini kontrol eden çok büyük ve önemli bir liman şehri olduğunu biliyoruz.
Fatih Sultan Mehmet 1453 Yılında İstanbul’u fethettiğinde Çanakkale Boğazının Anadolu yakasına bugünkü adı ile Çimenlik Kalesini, o günkü adı ile Kale-i Sultaniye’yi yaptırır. İstanbul’un elde tutulabilmesi için hayati önem arz eden bu kale 6 ay gibi kısa bir sürede tamamlanmış ve Çimenlik Kalesinin yapımında, devşirme yapı malzemesi olarak Abydos Antik kentinin toprak üzerindeki taşları kullanılır. Böylece Abydos bu günkü Çanakkale’mizde yaşıyor demek çok da yanlış olmaz.
Tüm bu veriler Abydos Antik Şehrinin dünya ve Çanakkale tarihinde ne kadar büyük rol oynadığını göstermektedir. Günümüzde bu bölge stratejik konumundan dolayı Askeri bölgenin içinde kalmaktadır. Aslında bu durum Abydos’un değerini bir kat daha arttırmış, maalesef birçok antik kentimizin maruz kaldığı insanlık dışı talana, Abydos Antik Kentinin uğraması böylece engellenmiştir.
Bir Arkeolog ve Çanakkaleli bir Turizmci olarak düşünüyorum da ÇOMÜ Üniversitemizde çok değerli Arkeolog hocalarımız var. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Millî Savunma Bakanlığı aralarında bir anlaşma yapsalar da bugüne kadar kazılamayan Abydos Antik Kenti gün yüzüne çıkarılsa, Çanakkale Arkeo Turizm potansiyeli açısından muhteşem olmaz mı
Düşünce ve hayalimizi biraz daha zenginleştirip, Naraburnu'nun Çanakkale’ye bakan yüzüne, Cruis Ship gemilerinin yanaşabileceği modern bir Cruis Limanı, hatta yanına bir de yat limanı yapılsa, Çanakkale Turizmini kanatlandırmaz mı
Diyeceksiniz ki nereden çıktı bu çılgın düşünceler, Çanakkale Turizm Tanıtma Derneği başkanı olarak benim bir görevimde Çanakkale Turizminin yarınlarına ışık tutmak değil mi
Bu köşe yazımda, Çanakkale Merkezi ile içi içe geçmiş, Arkeologlar tarafından kazıldığı taktirde dünyanın en önemli ve en çok ziyaret edilecek olan Antik Şehirleri arasına gireceğini düşündüğüm, Abydos antik kentine değinmeye çalıştım.
Bir de yeni Belediye Başkanına bir önerim olacak, Karacaören altını daha fazla betona boğmadan, Denize kadar olan bölümü tarım ve yeşil alan olarak öngörmesi, yürüme yolları ile Askeri bölge dışında kalan ve maalesef korumasız halde bulunan Abydos Antik liman bölgesine ulaşımı kolaylaştırması. Konu diğer kurumların sorumluluk alanına da giriyorsa, artık birlikte çalışma kabiliyetini Çanakkale’mizin geleceği için kazanmaları.
Umarım keyifle okursunuz, Kalın Sağlıcakla.